İçeride yatak odamda bir minik uyuyor mışıl mışıl.. Nasıl geçtiğini anlamadığım 3 ay 8 gün..
41. haftada artık sezeryan dediğimiz son günlerde sevdiğim akrabalarım kahvaltı daveti verdi. O gün dilimde devamlı ben yarın doğum yapacağım lafı dolanıyordu. Herkese yarın hastanede görüşürüz diyordum. ve o gecenin sabahında 22 Şubat sabahında bir ıslaklık hissederek uyandım. Tuvalete gidip geldiğimde amaaan her zamanki şey dedim. Yatağa uzandığım an tekrar oldu ve sonra tekrar tekrar ve sonra fooşşşşş :)) Doktorumuz panik olmadan gelin hastaneye dedi. Evdeki tüm eşyaları valizleri yüklenip yola koyulduk. Hiç sancım yoktu, suyum gelmeye devam ediyordu. O feci muayene sonucu (hastaneyi az ayağa kaldırdım diyebilirim eşim odaya daldı noluyo diye) açılmamın olmadığını öğrendim. Bizim için bekleme süreci başlamıştı. Panikle ailelere haber verildiği için cümbür cemaat bekliyorduk ama bende tık yoktu. Doktor 12 saat sonra daha fazla bekleyemeyiz, suyun geldiği için enfeksiyona müsait bir ortam var dedi ve sezeryan hazırlıkları başladı. 7 de alacaklardı beni ameliyata. Çok korkuyordum ya hissedersem diye. Epidural yapıldıktan ve doktor geldikten sonra ameliyathanenin soğuk havasından olsa gerek korktum ve ağlamaya başladım. Tansiyonum düşüyordu sanki. Anestezi uzmanı beni sakinleştirdi herşey yolunda canım, tansiyonun iyi hiçbişey hissetmeyeceksin diyordu. Eşiminde yanıma gelmesiyle biraz daha rahatladım. Doktorum oğlunu çıkarırken seni biraz sarsıcam dedi ve o sarsılma anı geldi. Geliyor işte dedim nefesimi tuttum. Yukarıdan minik bir surat göründü. Çok ama çok güzel bir bebek ağlıyordu. Allah'ım bu güzellik bizim mi şimdi diye ağlamaya başladım. Yanağıma bir öpücük kondurdu oğlum. Boynuna şal gibi kordon dolandığı için gelememiş. Halbuki epiduralsiz doğum hayalleri kuruyordum :P Böbrek sancısını çektim onu da çekerim diyordum :)) Hayırlısı böyleymiş dedim. Odaya geldiğimde hemen emzirme olayına girişti hemşireler. Hastane sevdiklerimizle dolup taşmıştı. Bir bayram havası vardı diyebilirim. Oğlum Güney yanıbaşımdaydı :)
Ve başlıyorduk... İlk günler nasıl geçti bilmiyorum. Emzirme çabaları, mama desteği, benim mama vermemem için diretmem, bebeğin kilo kaybı, ağlamaları, uykusuz geceler, belimin tutulması, kalabalık, bebeğimle başbaşa kalamamam, bunalımlar, verin mamayı bensizde büyütürsünüz tripleri, emzirme kampları... Yok yok artmıyordu sütüm çok bunalmıştım herşeyden çünkü, çocuk aç kalıyordu kilo kaybediyordu.. 1. ayın sonuna doğru doktor değiştirdik. Doktor öncelikle yalnız kalacaksın dedi bendeki bunaltıyı gördü sanırım, Anneleri evden kovdu diyebilirim (annem gitmeyeydi iyiydi :) ). Daha sonra süt attırma çabalarına giriştik. İlk hafta başarılıydım kilo alıyordu kuzum. İkinci hafta mastit oldum kilo almadı oğlum. Mama vermemek içinde diretince Doktor bu çocuk elden gidiyor her emzirmeden sonra mama vereceksin dedi. Bikaç günde toparladık oğlumu. Sonra azalttık mamayı yavaş yavaş. Çok şükür ki bebeğim memeyi emiyor sonra mamayı ve sonra tekrar meme almak istiyordu. Beni bırakmadı kuzum benden vazgeçmedi. Henüz bırakmadık mamayı ama ben olumlu düşünmeye çalışıp sütüm için savaşıyorum halen.. Çook zor günlerdi diyebilirim. Meme mama karmaşası arasında geçti 3 ayımız. Akşam 8-8 buçukta uzun uykusuna yatıyor. Bende hemen fırsattan yararlanıp uyuyorum. Bu sebepten yazamadım bloguma. Hep doğum yapanlar neden hemen doğum hikayesini paylaşmıyor diye söylenirdim meğersem çok haklılarmış :))) Çok şükür çok detaya inemesemde yazdım bişiyler. Bundan sonra daha rahat yazarım bunaldığımda, bişeylere takıldığımda, mutluluğumda :)
Şimdi bizim kuzu uyuyorken bende yatayım..
Bu zamana kadar benimle iyi kötü günleri paylaşan herkese çok teşekkür ederim. Bebelingomun maceralarını paylaşmak dileğiyle..
Sevgiler ;)