Bir şehri keşfetmek yürümekten geçer bunu
herkes bilir:) Elimde haritayla şehri keşfetmeye bayılıyorum. Tabii bunda
yanındaki arkadaşlarının da faktörü büyük, uyum içerisinde olmamız, birbirimize
ayak uydurmamız seyahatlerin en önemli noktası. Şanslıydık ki güzel bir
ekiple yola çıktık ;) Bu sokağa da girelim hadi şurada da ne varmış bakalım
derken yürüdüğümüz yerlerin haddi hesabı yoktu. Kimi sokaklar ürkütse de insanı
özellikle de beni bi bakıyorsun tek başına dolaşan bir kadın çıkıveriyor
ortaya.
Otelimizden çok memnun kaldık (EuroStars).
Konferans yerine 20 dk yürüme mesafesinde ama yürüyüş yolu Tuna nehrinin kıyısı
ve Vaci sokağı olunca hiç zorumuza gitmedi doğrusu. Otelin arka kısmı ayrı bir
dünyaymış zaten, Vaci neden boş derken bi baktık tüm millet otelin arka
sokağındaki barlardaymış.
1. gün: İlk gün havanın azizliğine uğradık.
İlk hedefimiz şehrin en güzel manzarasının olduğunu söyledikleri Gellert Tepesi ileriii.. Fotoğraftaki gibi ya nerde bu tepe (ki tam karşımda) biz hangi
köprüdeyiz diye araştıra durayım baya bi yolumuz varmış. Tırmanma yollarını
kalplerle göstermişler. Her bir durak noktasında nefis manzaralar vardı e birde
aşık çiftler J Zirveye ulaştıktan sonra yağmur başladı. Manzara fotoğrafı bile çekemedik doğru düzgün :( Taksiye atladığımız gibi şehre indik. E ne yapalım kongre merkezine uğrayıp
kayıt yaptıralım ve sonrasında elimize tutuşturulan kocaman kongre çantalarııııı
J Ne yapıyoruuuz hoop otele dönüyoruuuzz. Ara sokaklardan geçerek
ulaştık otelimize. Akşam Bistro diye bi yerde yemek yedik ama maşallahı vardı.
Vaci de gez ama yemek yeme sözü çok doğruymuş J
2. gün: Sabah Tuna’nın kıyısında kongre
heyecanıyla, anlatılanları anlayacak mıyız, sorularımızı sorabilecek miyiz
düşünceleriyle yürüdük. Günümüzün tamamı kongre salonunda geçti. Akşam da Matthias
Kilisesindeki klasik müzik dinletisini dinledik ve sonra yürüyerek National
Gallery’ye geçtik ve yemeğe katıldık. Aç kaldık diyebiliriz ama maşallah
içkiden hiiç kaçınmamışlardı. Ördek eti, domuz eti ooyyy feciii :) Kilisenin ve
National Gallery’nin olduğu yeri geniş bir zamanda gezmeyi isterdim.
Parlamento Binası |
3. gün: Yine kongre yine kongre amaa akşam
bu defa yemeğe gitmek yook yeter :) Önce Parlemento binasına oradan Elizabeth adasına
yürüdük. Sanki herkes işten erken çıkmış yürüyüşe gelmiş. Kocamaaan bir ada
Tuna nehrinin ortasında. Spor yapan kesim bizde hep yaşlılar olur ya burada
herkes genç. Spor yapan bir gençlik var burda, bisiklete binen, köpeğini
gezdiren. Hayat huzurlu mutlu akıyor burda sanki. Yüzler gülüyor. İnsanlar
kendilerine zaman ayırabiliyor. Biraz buruk ayrıldık adadan..
Elizabeth Adasındaki fışkiyeler :) |
Şimdi şehrin arka
kısımlarını keşfetmeye geldi derkeeeen otelden baya uzaklaştığımız fark ettik,
bir
arkadaşa yemek sözümüz vardı. Hmm metroyu keşfetmeye ne dersiniz diyip
atlayıverdik. Aman Allah’ım o nasıl hızlı inen bir yürüyen merdiven hayır hayır
koşan merdiven.. Az kalsın uçuyorduk aşağıya bi anda kaydı
altımızdan merdiven. Metrolar çok eski ama var mı vaarr J
Sonrasında otel, akşam yemeği ve akşam otelin arka sokaklarını keşfetmeceee. Harikaydı..
4. gün: Kongre sonrası Kahramanlar Meydanı’na
gittik. Meydan dışında başlıbaşına çevrelenmiş kocaman bir park zaten. İçlerde
kiliseler güzel manzaralar vardı. Metroyla ulaşım rahat, oradan dönüşte
yürümeyi tercih ettik. Kalabalık bir restorantın önünde durduk hmmm burası
neden kalabalık diye düşünürken Budapeşte de burdan yemek yemeden gitmeyin ibaresine
rastladık internette. Menza restorant.. Keyifli ve huzurlu bir ortam tavsiye
ederim ;)
Anlatacak çok şey var aslında. Akşam
gördüğümüz kafeler, sokaklar.. Aşk kokan bir şehir. Biz Peşte tarafında kaldık.
Buda tarafında keşfedilecek daha çok yer vardır eminim. Zamanımız yetmedi.
Para
birimlerinden henüz sıfırları atmadıkları ve bir de Euroyu tam hayatlarına
sokmadıkları için çok büyük paralar ödüyormuşsunuz gibi geliyor. Aslında
birazda pahalı bir şehir, magnetler 5 liranın altında yok gibi. Pazarlık yapmıyorlar kolay kolay. Taksiye binmek zorunda kalırsanız mutlaka bi kazık yiyorsunuz kaçınılmaz son :) Suyu küçük boy almak isterseniz deli para ödüyorsunuz zaten içtiğiniz sudan da bişey anlamıyorsunuz. Gulaş çorbaları güzeldi ama yemekleri çok tuzlu. Tavuk yiyerek günlerimizi geçirdik başka bişeye cesaret edemedik. En son gün
keşfettiğimiz Market Hall’den (yeşil köprüye çok yakın) alışveriş yaptık, diğer yerlere göre daha uygundu
fiyatı. Arkadaşım çocuğuna tahta oyuncaklar aldı keyifliydi ;) Bende Budapeşte manzaralı bardak altlıklarına bayıldım.
Elizabeth Adasından Budapeşte Manzarası |
Demem o ki yolunuz düşsün Budapeşte’ye. Şehrin gece
manzarası bir harika. Keyif alacağınıza eminim ;)