28 Nisan 2014 Pazartesi

Karmakarışık..

Bir patlayan enerji, bir bitik enerji ile dolaşmam hayra alamet değil sanırım. Radyoda çalan şarkının nakaratı bana yazılmış şöyle ki:

Oluruna bırak, her neyse geçer
Hayata zulmedip üzülmeye mi değer
Oluruna bırak, her neyse geçer
Gün doğsun hele bi üzülmeye mi değer?


Blog yazılarından takip ettiğim bir blog arkadaşım dile getirmişti çocuğu olmayanların hamilelerle imtihanını yazısında: http://isyanedencuce.blogspot.com.tr/2014/04/hamileler-ve-anneler-ile-sosyallesme.html 

Geçen günlerde rüyamda görmüştüm işyerinde biri hamileymiş, haberini alıyordum. Sevinmekle üzülmek arasında gidip geliyordum, duygularımı anlatmaya çalışıyordum ama anlatamıyordum. Bu sabah o haber geldi, kendisinden duymadım, herhalde bana söylemeye çekiniyor diye düşünüyorum. Gelsin benimle konuşsun istiyorum, beni anladığını anlatmasını istiyorum, birbirimize sarılalım istiyorum.. Çok mu şey istiyorum.. Böyle olursa eğer kendimi daha iyi hissedeceğim.. Tam da kendimi toparlamışken, tezime odaklanmışken zor bir gün geçirdim. 

Gün doğsun hele bi üzülmeye mi değer bebelingo topla kendini Allah büyüktür.. Macaristan seyahatinden güzel haberlerle dönerim belki kim bilir :)

Zorlu süreç

Bugün, güne sığdırdıklarımı düşündükçe hay maşallah kendime diyorum.. Erkenden kalkmaca, kocişkoya kahvaltı hazırlamaca (kendisi hastada ondan yani:P ), kışlıkları kaldırmaca, küçük bir alışveriş, eve gelip iki çeşit yemek yapmaca ve tezin başına oturuş.. Tez için enerjiyi nerden buldum bilmiyorum ama sanırım insanın kafası biraz rahat ve huzurlu olunca kendini iyi hissediyor.

Bu aralar odak noktam tez haline geldi. Bebeğim için açtığım bu sayfaya tezden başka birşey yazamaz oldum. Sanırım bu yükü atmam gerekiyor öncelikle.. Doktora aşaması baya bir sancılıydı benim için. Evlenmeden önce başlamıştım doktoraya eşimle yeni tanışmıştım o zamanlar, sonra evlilik hazırlıkları, evliliğin ilk zamanları, ev işlerini yoluna sokmaya çalışmam, kaç defa yok ben yapamıyorum diyip hocanın kapısından dönmem, çocuk fikrine kapılmamız, iki defa başarısız gebelik geçirmem, ev almamız, evi taşımamız derken baya zorlu bir süreçti. Tez danışmanımın anlayışlı olması, çaktırmadan bana destek çıkması ama bir yandan da beni zorlaması.. Onunla çalıştığım için şanslıyım aslındaJ “Birşey denmiyor sana kızım hemen dudağını büküyorsun” diyince çok duygulanmıştım nedense J Emeklerimizi boşa çıkarmamak için sıkı çalışmaya çalışıyorum.. Halen sıkı çalışıyorum demeye dilim varmıyor. Daha fazlasını yapmam gerektiğini biliyorum. 



Saatte baya geç oldu yarın Pazartesi uyusam iyi olacak ;)
Güzel haberler vermek dileğiyle

Sevgiler

19 Nisan 2014 Cumartesi

Neydi tezin konusu ??

Şuan yüzümün ifadesiyle fotoğraftakinin ne kadar zıt olduğunu görünce tutamadım kendimi yazmak istedim.. Sabahtan beri Ankara'yı sarmış olan fırtına, camların zangırdaması ki bu bizim eve hususi bir şey diye düşünüyorum, rüzgar sanki evin içinde uğulduyor.. Çalışamadım bu uğultuda sinirlerim bozuldu..

Dün iki çift (eşimin arkadaşı ve eşi) dışarıda yemek yedik sohbet ettik, keyifli bir akşamdı. Eşler olarak doktora mağdurlarıyız :) Şöyle sözler döküldü ağzından: "Yüksek lisans yapmaya başladığımdan beri hiçbir zaman huzurlu olmadım. Ne yapsam nereye gitsem hep aklımda ders çalışmalıyım düşüncesi sarıp sarmalıyor beni, bir de üzerine çocuk.. Sanki hiçbirşeyin tadına varmamışım gibi ne eşimle doğru düzgün vakit geçirdim ne çocuğumla kafam rahat bi şekilde ilgilenebildim". Sanki beni anlattı o anda. Bir çocuk faktörü eksik bende, onun için de tez faktörünün çocuk yapım aşamasında kafada sıkıntı yarattığını düşünebiliriz :) Yalnız olmadığımı fark ettim. Abartıyorum herhalde diyip kendimi suçluyordum. Biz yani hem çalışan hem evli hem de doktora yapan bayanlar.. Alın size hayat nasıl kendinize zehir edilirin güzel bir örneği :) 


Bir yerlere ulaşabilmek için emek veriyorsun fedakarlıklar yapıyorsun inşallah karşılığını alırız ama zaman geçiyor çok hızlııııı. 5. senemiz olacak evleneli.. Eşimle eskiden daha sık gezerdik arkadaşlarım özenirdi bize.. Uzun zaman oldu yaz tatilinden başka bi zaman gezmeye gitmeyeli.. Evimle gönlümce ilgilenemiyorum, aslında titiz bir insanım ama dur kızım yorma kendini otur dersine bak sesleri yükseliyor hep içimden, annemden :) Bu tez depresyonu valla çok sıkı bir depresyon.. Üstesinden gelebilecek miyim bilmiyorum az zamanım kaldı mayıs ve haziran ama ortada bişey yok.. Tez konusu anlamını yitirmeye başlıyor gözümde tehlikeli bir yola girdim desenize.. Ben ne yapıyordum demeye başladı içimdeki ses.. Eyvah eyvah :(( 

Bu arada Mayıs'ta Macaristan'a gideceğiz bir seminer için 3 kız :) Eğlenceli bir zaman beni bekliyor aslında çaktırmayın :) Burada da paylaşırım :)

13 Nisan 2014 Pazar

Tez depresyonu bu olsa gerek..

Gönül rahatlığıyla "Ohhh be gezdim tozdum" dediğim bir haftasonu yok bu aralar.. Huzursuz gezmeler, evden dışarı çıkmak istemeyişler, tezime çalışmam gerekiyor düşüncesiyle kendine zehir edilen zamanlar.. Güneş batmak üzere şuanda bilgisayarın başına geçtim çalışmak için ama içimi dökmek istedim kimlerle paylaşacağımı bilmeden.. Aslında yapmam gereken çok kolay odaklan ve çalış.. Kimi zaman enerji patlaması içinde ruhum kimi zaman bitmiş halde. Kolay şeyler yaşamadım şu  bikaç yılda. Bebek sahibi olmak için gösterilen çabalar, vazgeçilen şeyler, uzayan tez aşaması  ve sıfır+sıfır elde var sıfır noktasındayım. Elde belki de kazanılan sabır var. Herşey biz insanlar için. Bu gidip gelişlerin sebebide bu olsa gerek. Pharrell Williams'dan Happy şarkısını dinleyip içimdeki enerjiyi geri getireyim;) Ya bu deveyi güdecen bebelingo ya daaaa :P

Sanırım şuanda buraya yazmak iyi geldi bana.. Güneş batmadan ben çalışmaya başlayım:P Eminim yazın deniz kenarında omuzlarımdan bu yükü atmış halde gün batımını izleyeceğim ;) İyi gaz verdim kendime aferin bana :)))